Necef Çölü’nde 2.500 Yıllık Gizemli İskeletler Bulundu
Söz konusu mezarlar, iki ticaret yolunun kavşağında bulunuyordu ve herhangi bir eski yerleşim yerinden uzaktaydı.
Arkeologlar, İsrail’deki Necef Çölü’nde (Negev) planlanan inşaat vesilesiyle kazı yaparken bazı insan yapımı taş düzenleriyle karşılaştılar. Taş yığınlarının, bölgede sıklıkla bulunan ve Tunç Çağı mezarlarında kullanılan toprak tepeler olan “tümülüsler” olduğunu düşünüyorlardı.
Çok vakit geçmeden yanıldıklarını fark ettiler.
Kazı lideri Martin David Pasternak, “Kazı yapmaya devam ettikçe, bunun çok yaygın bir şey olmadığını fakat daha sonraki bir döneme ait ve çok daha büyük olduğunu anladık.” diyor.
Tel Aviv: Journal of the Institute of Archaeology dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, Necef’teki benzersiz bir mezar alanında 50’den fazla iskelet ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 2.500 yıllık kalıntılar, bir avlu ile ayrılmış iki mezar odasının içerisinde bulundu.
Çalışmanın ortak yazarı Tali Erickson-Gini, “Bu tür mezarlar bölgede şimdiye kadar hiç keşfedilmemişti ve herhangi bir yerleşimle ilişkili değil.” diyor.
Araştırmacılar, cesetlerin neden bu bölgeye gömüldüğünü tam olarak bilmiyorlar ancak bu konuda bazı teorilere sahipler: Mezar, Mısır’dan başlayarak Necef üzerinden Güney Ürdün ve Arap Yarımadası’na uzanan iki ticaret yolunun kavşağında bulunuyor ve bazı gruplar bu tür kesişme noktalarının dini bir öneme sahip olduğunu düşünüyor.
Cesetler uzun yıllar boyunca farklı zamanlarda gömülmüş olabilir. Pasternak’a göre, bazı iskeletler düzgün bir şekilde yerleştirilmiş durumdayken, bazıları yığınlara fırlatılmıştı- bu, yeni cesetlere yer açabilmek amacıyla daha eskilerinin yan taraflara taşınması için birkaç kez yeniden açılmış mezar alanlarına ait tipik bir bulgu.
Araştırmacılar, bu bireylerin çoğunun kadın olduğunu düşünüyor, bununla birlikte ek analizler halen devam ediyor. Aynı zamanda, mezarda bulunan insan yapımı eserler şu sonucu gösteriyor: Benzer yerleşim yerlerinde genellikle silahlar bulunurken, bunda ise sadece iki tane ok ucu bulunuyordu. Ancak; bilezikler, boncuklar, yüzükler, kolye uçları ve daha fazlasını içeren oldukça geniş bir takı koleksiyonu içeriyordu.
Pasternak aynı zamanda, buradaki eserlerin “bir kültür mozaiğini temsil ettiğini” söylüyor. Örneğin bu kazılar, Güney Arabistan’a özgü kaymak taşı kapları ve tütsü kaplarını ortaya çıkardı.
Araştırmacılar bu kadınların, eski yazılı kaynaklarda bahsedilen bir uygulama olan, Arabistan’a kaçırılıp esir alınmış bireyler olabileceği teorisini ortaya atıyor. Erickson-Gini, “Bu eserlerin çoğu, aslen Arabistanlı olan kadınlar tarafından yapılmış olabilir fakat elimizde, onların Arabistan’a götürülen yabancı asıllı kadınlar olduğundan şüphelenmemizi sağlayacak yeterli tarihsel kanıt olduğunu düşünüyoruz.”diyor.